Potsdam İklim Tesiri Enstitüsü’nün (PIK) raporuna nazaran, bu türlü bir değişim için gereken inşaat uygulamalarının elden geçirilmesi 149 milyon hektara kadar yeni kereste ekimi ve korunmasız doğal ormanlardan elde edilen hasatta artış gerektirecek, fakat bunun tarım topraklarına girmesi etmesi gerekmiyor.
TRT Haber’de yer alan bilgilere nazaran araştırma, dünyanın artan kentsel nüfusunun yüzde 90’ının orta yükseklikteki ahşap binalarda barındırılmasının 2100 yılına kadar 106 milyar ton karbon emisyonunu önleyebileceğini söylüyor.
Raporun baş muharriri Abhijeet Mishra, “Dünya nüfusunun yarısından fazlası şu anda kentlerde yaşıyor ve 2100 yılına kadar bu sayı kıymetli ölçüde artacak. Bu, birçok önemli bir karbon ayak izine sahip olan çelik ve betondan daha fazla konutun inşa edileceği manasına geliyor. Lakin bir alternatifimiz var. Yeni kentsel nüfusu orta yükseklikteki, yani dört ila 12 katlı, ahşaptan yapılmış binalarda barındırabiliriz” dedi.
Nature Communications’da Salı günü yayınlanan çalışma, büyük ölçekli bir geçişten “kereste şehirlere” muhtemel emisyon kesintilerinin ölçeğini tahlil eden birinci çalışma olma özelliğini taşıyor.
Dört farklı arazi kullanım senaryosu kullanan PIK bilim insanları, “kereste şehirler” fikrinin tesirlerini ve pratikliklerini keşfetmek için Magpie açık kaynaklı global arazi kullanım modelini kullandılar.
Onların mantığı, ahşabın rastgele bir yapı gerecinin en düşük karbon ayak izine sahip olmasıydı, zira ağaç büyümesi sırasında emilen karbondioksit, kereste sonunda yok olana kadar salınmayacak.
Araştırmanın ortak müelliflerinden Alexander Popp, bozulmamış ormanlarda ve biyoçeşitliliği müdafaa alanlarında kereste kesitinin önlenmesinin hesaplamaları için çok kıymetli olduğunu söyledi.