istanbul’un kalabalığı bir yana, geçen yıllarda pandemi vesilesiyle tadını aldığımız tabiattan kopamıyoruz. İstanbul’a yakın yerleri keşfedelim, hem de daima bilinen, herkesin gittiği yerlerde değil, ıssız koylarda dinlenelim diye araştırırken bulduk Seyrek Plajı’nı. Amaç Patagonya World. İsmiyle hayaller kurduran bu kampı daha evvel bir müzik şenliğine konut sahipliği yaptığında bir kenara not almıştık.
Ağaçların ortasından
Fotoğrafları tıpkı ismini aldığı Patagonya bölgesi üzere efsunlu bir tat bırakıyor zihnimizde. Tanımlardan aklınız karışıyorsa Camprail yahut Patagonya World pozisyonlarını navigasyona yazıp çıkın yola. İstanbul ve Bursa’ya ortalama 2 saat uzaklıkta, Ankara’dansa 3-3.5 saat. Toplu ulaşımla da gidilebiliyor. Kandıra ya da İzmit’in merkezinden minibüsler var. Biz Şile-Ağva üzerinden kâh kıyıya paralel, kâh meşe ağaçları ortasından Karadeniz havası alarak ve ağır ağır yolun tadını çıkara çıkara varıyoruz Türkiye’nin bu bilinmeyen cennetine. 30 dönümlük çok geniş bir alan. Ağaçlara yakın bir yer seçip atıyoruz kampımızı… Tabiatın kalbindeyiz. Günün büyük kısmını denizde ve kalan kısmı da meşe ağaçları ortasına kurulmuş hamaklarda tabiatı dinleyerek geçiriyoruz. Plaja akan Seyrek Deresi’nde neredeyse evcilleşmiş onlarca su kaplumbağası var. Güvercin besler üzere elimize biraz ekmek alıp derenin kenarına gidiyoruz. Bizi görür görmez suyun dışına çıkıyor, ekmeği kapıp geri dönüyorlar. Buradaki her şey üzere su kaplumbağası beslemek de ütopik bir hayal güya…
Karadeniz’in biçimlendirdiği kayaların ortasında, başta trekking, türlü tabiat sporu yapılabiliyor.
Adını birinci kere bir şenlik nedeniyle duyduğumuz bu geniş kamp alanında 19-21 Ağustos’ta ‘açık hava, kampçılık, tabiat, spor ve müzik’ mottosuyla Wolfest isminde bir şenlik yapılacağını da öğreniyoruz. Gökhan Türkmen, Alp Ersönmez& Jabbar, Nova Norda, SONIC BOOM, Sufle ve kimi DJ’lerin konserleri olacakmış. Bilgi veren kamp sorumluları tabiat sevgisi, etraf şuuru ve sürdürülebilirliği merkezine alan bir aktiflik olduğunu, yalnızca yetişkinlerin değil, çocukların da düşünüldüğünü söyleyince kalbimizi çalıyor. Seyrek Koyu’nda bir de kale kalıntısı var. Kale, Romalılar periyodunda ithalat-ihracat merkezi olan, artık sular altında kalan Seyrek İskelesi’ni korumak emeliyle yapılmış. Çıkıp bakacak vaktimiz olmuyor. İkinci gün sabah erkenden çok merak ettiğim paddle board’u deniyorum. Paddle board, sörf tahtası üzerinde ayakta durup kürek çekerek ilerlediğin bir su sporu. Son yıllarda Boğaz’da bile yapıldığına şahit olduğumuz tanınan bir aktiflik. Kolay görünüyor fakat suya düşmek ve kasları bol bol çalıştırmak kaçınılmaz.
Kamp alanı 30 dönüm, alanın dışında keşfedilecek pek çok nokta var.
Bungalov da çadır da var
Bu yıl Mavi Bayrak alan Seyrek Plajı kayalarla çevrili. Çok dalgalı günlerde sakin bir su sağlıyor. Çabucak yanından akan dere, denizin maviliğine yeşile çalan bir renk veriyor. Etrafı kayalık ve bu sebepten ötürü kimi yerleri taşlık, bir kısmı kum. Taşlık deniz sevenlere de kumdan girmek isteyenlere de seçenek sunuyor. Kandıra’da Seyrek dışında da Mavi Bayraklı plajlar var: Bağırganlı, Cebeci, Kerpe, Kumcağız, Babalı, Kovanağzı sonraki ziyaret planımıza ekleniyor. Bir gece konaklamak için gittik lakin keşfedilecek çok yer var. Münasebetiyle birinci tipimizi kısa tutup daha uzun mühlet kalma planlarıyla dönüyoruz. Kendi çadırınız yoksa tesisin konaklama için sunduğu lotus çadırı, bungalov yahut safari glamping çadırları var. Karavan parkı olan kampta onlar da unutulmamış…
Seyrek Plajı ve deresinin etrafı, değişik kaya yapısıyla dikkat çekiyor
Çevresi tabiat harikalarıyla dolu
* Sarısu Plajı’nın kıyı oku görülmeli. Buraya akan Sarısu Deresi az bir ‘kıyı oku’ yapısı oluşturmuş. Kıyı oku, denizin açığında plaja paralel görünen ince bir kumsal oluşması demek…
* Kefken kıyısındaki Pembe Kayalar bölgesi antikçağdan itibaren taşocağı olarak kullanılmış. Osmanlı devrinde mimaride kullanılmak için dikdörtgenler formunda kesilen taşların izleri duruyor. Gündoğumu ve günbatımını izlemek isteyenlerin tercih ettiği kayalıklar, fotoğraf meraklılarının uğrak noktası.
* Kefken Adası’nda geçmişi Cenevizlilere dayanan tarihi bir kale var. Adaya seyahat teknesiyle gidilebiliyor.
* Sarısu ile Kerpe ortasındaki burun Eski Kerpe diye anılıyor. Özgür dalışçılar burayı ve Kapri Koyu’nu tercih ediyor.
* Çamkonak’taki uzun kumsalda endemik kumzambakları yetişiyor. Buradaki üç küçük göl, kuş gözlemcileri için kusursuz bir nokta.